24 Kasım 2008 Pazartesi

hiç bitmeyecek sanıl'anlardan

aç bir çocuğum. sokağın ortasında. dikiliyorum. dikilmek, üreme dışındaki anlamlarında. yoksa aklımdan geçen tenlerin bir önemi yok. aç bir çocuğum sokağın ortasında. öylece dikiliyorum - bilindik sahne hani; kendine yabancılaşırsın, toplumu ötelersin, sahip olduğun hiçbirşeyden memnun olmazsın. o bilindik anı yaşıyorum yine. sokaklarda kasvet yürüyor. ayaklanmış, adam olmuş da peşimden geliyor şu köhne kasvet. bulutlar bile gri oluyor bu şehirde. pislik hepimizin tadını kaçırıyor. üstüme sinmiş pislik kokusu içimdekileri gizliyor ya, buna seviniyorum. içimdeki pislik üstüne üstlük o kadar da sinsi.

aç bir çocuğum hala. süslü cümleler karın doyurmuyor, para da etmiyor artık. açım ve çaresizim. bu an bitse diyorum. üşüyorum, çünkü karnım aç. üşüyorum, çünkü sabah uyandığımda yanımdaki yastıkta bir baş izinden fazlasını bulamıyorum. yeri asla dolmayan, doldurana uymayan bir baş izi.

aç bir çocuk olarak ölmeyeceğim. burda dikilirken birisi acıyacak ve önüme üç kuruş atacak. bir başkası beşkuruş,onkuruş,çokkuruş.. karnımı doyuracak bir insan bulacağım. beni saklayacak ve ısıtacak bir kalp bulacağım. yastığım yarın sabah da bu başla dolacak diye koklayabileceğim saçlarını birisinin.

Hiç yorum yok: