24 Kasım 2008 Pazartesi

düzensizlikler ülkesinde


düzensizlikler ülkesinde yaşıyorum.
eve geliş zamanım belli değil, gideceğim yere ne zaman varacağım, okulu bitirince ne yapacağım, yarın hangi dersi çalışacağım, kimlerle içeceğim.. hayatım düzensizlikler ülkesinin büyük kenti. düzenin neler yapabileceğini tahmin ediyorum: kariyer verecek en başta, iyi bir gelir, keyifli ortamlar ve şişme bir yalnızlıkla gelecek.. ideal felsefeyi bir çırpıda atacak kadar olgunlaşamadım. seks yapmayı ve aşkı anca ayırabiliyorum daha. elime yüzüme bulaştırarak öğreniyorum. 'keşke' dediğim ilişkileri yaşayamayacağımı biliyorum. düş kuruyorum ama kendimi buna inandırmamaya çalışıyorum. kusurları seviyorum; ufak, zararsız kusurlar. insana özgünlük katar hani bazıları. göründen alıp duyuna veren cinsten kusurlar. düş olan bu olmasa iyi olur. ama diyorum ya öğreniyorum.

kalabalık bir blues konserinde yer aramaya benziyor aşk. peşine birilerini takıp halkalar çizersin ya alanda. konser biter, sen bulamazsın nerden izlemeliydi bu konseri diye. ya vokali duyamazsın ya da tuvalete çıkamazsın gerektiğinde. dolanıp durur 'işte budur!' dediğin noktayı ararsın. işte o bulamadığın noktaya diyelim aşk.

aşk düzensizlikle gelir, düzen giydirilmiş aşka evlilik denir.
kalabalık bir yığının içinden bulursun onu, ararsan. aramazsan yine o yığının içinden düşer takılır ayağına. yine de aşk düzensizliktir.

Hiç yorum yok: